Arama:

Ubuntu Server 10.04 LTS VMware (Wst) kurulumu

İÇERİK,

  • Ubuntu Server 10.04 LTS kurulum için gereksinimler
  • Kurulum seçenekleri
  • Ubuntu kurulum rehberi (+ VMware Workstation ayarları)

GİRİŞ:

Linux işletim Sistemlerin arasında en başarılı Sunucu olarak bilinen “UBUNTU Server” ile tanışacağız.  8.04 Sürümünde olduğu gibi 10.04 sürümde LTS (uzun vadeli destek) güvencesi altında dağıtılmakta. Kişisel olarak, Ubuntu’nun kolay kullanımı ve performans açısında her türlü Sunucu-istemci ortamı kolaylıkla kurup çalıştırabilirsiniz. Örneğin, Tomcat, Jboss, Apache, Postgre, MySQL gibi başarılı Sunucu uygulamaları deneme fırsatını bulabilirsiniz. Ubuntu’nun özellikleri ile tanışmak istiyorsanız, Ubuntu‘nun resmi İnternet sitesinden daha fazla bilgi alabilir veya yükleyebilirsiniz.(Link)

GEREKSİNİMLER:

  • mevcut bir Network ağı bağlantısı ve hızlı bir İnternet,
  • Ubuntu Server 10.04 LTS  (32 veya 64-bit seçiniz)
  • En az 1GB RAM, 17GB boş disk alanı,
  • İndirdiğiniz .iso uzantılı dosyayı yazdırmak bir CD/DVD yazıcısına ve Nero benzeri bir programa ihtiyacınız olacak.

Not: VMware (sanal kurulumda), fisiksel bir CD/DVD sürücüsüne gerek duymuyor, doğrudan kurulum dosyası tanımlanabiliyor.

KURULUM SEÇENEKLERİ:

  • Ubuntu Server 10.04 LTS kurmak istiyorsanız işletim Sistemi olmayan bir Bilgisayara seçmenizde faydalı olabilir, aksi taktirde çift işletim Sistemli bir yapı oluşacaktır. Unutmadan belirtmek istiyor, Ubuntu Server, bir grafik arayüze sahip değildir ve yönetimi tamamen (shell) komut satırları ile gerçekleştirilir.
  • Diğer bir seçenek ise VMware Workstation for Windows kullanarak sanal makine şeklinde kurup çalıştırmanız. Böylece bağımsız bir Sunucu elde etmiş olur, kendi Ağınız üzerinden erişip her türlü Sunucu-istemci işlemleri gerçekleştirebilirsiniz.  Bu sistemi yükleyebilmek için önce VMware’in resmi İnternet sitesinde kayıt olmanız gerekiyor. Daha sonra VMware size 30 gün ile sınırlı tam fonksiyonlu kullanma hakkı veriyor. Program çok başarılı buluyorum, özellikle IT personeli, yazılım Geliştiriciler ve öğrenciler için ideal bir deneme ortamı sağlamaktadır.

1- ADIM, HAZIRLIK

VMware Workstation :  

File → New → Virtual Maschine seçin, gelen ekranda “typical” işaretli kalsın ve next ile devam edin. Kurulacak işletim Sisteminin kaynağını soruyor olacak, “Install disc from image (iso)” seçerek, indirmiş olduğumuz Ubuntu Server 10.04 LTS ait iso doyasının bulunduğu dizini sormaktadır. Burada, “Browse..” butonuna basarak dosyanın konumunu belirleyelim. “Next” ile davam edelim ve öncelikle kuracağımız Sanal Makine’ye bir isim verelim. Örneğin: “Ubuntu Server“. Alt kısımda sanal Makinanın dosyalarını saklayacağı bir yer belirleyelim, Örneğin: “D:\Documents\My Virtual Machines\Ubuntu Server“. Farklı bir konum belirlemek istiyorsanız “Browse..” ederek farklı bir klasör belirleyebilirsiniz. Tekrar “Next” diyerek yeni bir ayar ekranına ulaşırız, burada ise “Max. Disk size (GB)” belirleyerek Sistem için bir Disk alanın boyutunu belirleyeceğiz. Örneğin “8GB” uygun bir ölçü sayılır. “Store vitual disk as a single file” işaretli kalsın ve next ile yeni bir ekrana geçelim. Açılan bu ekranda, sanal Donanımları düzenleyebiliriz.  “Customize Hardware” butonuna basalım ve ilgili alanları aşağıda sıraladığım gibi düzenleyelim.

  • Memory : 512MB, (yeterli)
  • Network Adapter : Bridged, (Sanal Makinenin aynı Network ağın da başka bir Bilgisayar gibi görünmesi ve ulaşılmasını sağlar)
  • USB Controllers : sağ tarafta işaretli olan seçenekleri tamamını kaldıralım, (ihtiyaçımız yok)
  • Sound Card : “Connect at power on” yanında ki işareti kaldıralım, (ihtiyaçımız yok)
  • Display : 3D graphics altında ki işaretli yeri kaldıralım, (ihtiyaçımız yok)
  • Processors:  Bilgisayarınız çekirdek sayısına göre , 1-2-4 seçeneğinden birin seçebilirsiniz, ama 1-2 CPU (Sanal-CPU) yeterlidir.

Şimdi ayarları tekrar gözden geçirelim ve son olarak onaylayıp bir önce ki ekrana dönelim. “Finish” butonuna basmadan önce, “Power on this virtual Maschine after creation” işartli olduğundan emin olalım.

Artık sanal Makinanız açılılıyor, ve ilk mesajı dikkate almanıza gerek yok,  ” Ok” diyelim.

2- ADIM, KURULUM

Ekranda kurulum başlamak üzere ve karşınıza dil seçenekleri bulunan bir ekran gelecek. “Türkçe” seçin, bu şekilde kurulumun devamında Türkçe dilinde yapabilirsiniz. (Önce ekranı tıklayın, ve menü seçenekleri kullanmak için klavyenizin sağ-sol, yukarı, aşağı tuşlarını kullanmalısınız. Seçim için “Enter” tuşunu kullanın. Ekrandan çıkmak için “Ctrl + Alt” tuşları birlikte basarak fareniz Windows ortamına geri döner.

CD/DVD ile klasik kurulum yapıyorsanız: (VMware Workstation kullanmadan)

Ubuntu CD’sini okuyucuya takın, Bilgisayarınızı başlatın, karşınıza dil seçenekleri bulunan bir ekran gelecek. “Türkçe” seçin, bu şekilde kurulumun devamında Türkçe dilinde yapabilirsiniz.

Bundan sonra ki kurulum aşamalarını ortaklaşa devam edelim ve sadece uygulamak istediğimiz seçenekleri adım adım birlikte yapalım.

  1. Ubuntu Sunucu Kur” seçelim.
  2. Ülke olarak “Türkiye” seçelim.
  3. Klavye yerleşimi belirlemek için “Evet” diyelim.
  4. y” , “w” tuşların yerlerini harflere basarak belirleyelim.
  5. Klavyeniz de “ö” harfi var mı? “Evet” diyelim ve 30sn. içerisinde “ö” harfine basalım.
  6. Klavye yerleşimi saplanma işlemi tamamlandığında, “Devam” edelim.
  7. Bu arada bazı yüklemeler yapıyor olacak, ayrıca DHCP (Ağ IP sunucusundan dinamik bir IP adresi alacaktır, ev ortamında ADSL Modeminiz bunu sağlar).
  8. “Makine adı” sorusuna “ubuntuserver” yazabilirsiniz, veya “sunucu_isim.alan_adınız” şeklinde (örneğin: ubuntusrv1.kolaybpm.com).
  9. Zaman dilimini sorulduğunda, “Asia/Istanbul” görüyorsanız, şüphesiz “Evet” diyelim.
  10. Disk bölünme kısmında ise, seçili olana seçeneğini kullanabilirsiniz.
  11. Tekrar “Onayla“.
  12. 8.3 GB onaylayıp “Devam” ediyoruz.
  13. Değişikliği diske kayıt edelim mi? “Evet” diyelim.
  14. Bu arada Sistem paketleri kurulacaktır…5-10 dakika bekleyeceksiniz.
  15. Yeni bir kullanıcı adı belirleyelim, “kendi adınız” olabilir başka bir isim olabilir, fakat “adminolmaz çünkü, Ubuntu kendine saklı tutuyor. Bir isim belirledikten sonra “devam” diyelim ve tekrar “Devam” diyelim,
  16. Şimdi bir parola belirtmeniz gerekiyor ve bir sonra ki adımda aynı parolayı kullanarak doğrulamanız gerekecek.
  17. “Ev dizinini şifrelensin mi ?” sorusuna “Hayır” diyelim ve devam edelim,
  18. Proxy sunucusu kullanıyorsanız, gerekli bilgileri girmelisiniz, yoksa boş bırakarak devam edebilirsiniz.
  19. Bu aşamadan sonra Ubuntu, son güncellemeleri Internet üzerinden yapar ve size bir soru yöneltir. Bu alanda “Güvenlik güncellemeleri otomatik olarak yükle” seçip “Devam” edelim.
  20. Kurulacak yazılımları seçin“, bu bölümünde sadece “OpenSSH Server”  işaretleyip devam edelim. (işaretlemek için boşluk tuşu kullanılıyor).
  21. Artık tüm işletim Sistemi kuruldu ve son soruya da “Evet” diyelim.
  22. Gelen küçük bir uyarıyı dikkate alarak “Devam” diyoruz.

Sistem açıldıktan sonra, karşınıza bir kullanıcı giriş ekranı belirlenecektir. 15. ve 16. adımlarda belirlediğiniz kullanıcı adı ve parolasını kullanarak giriş yapabilirsiniz.

Sanırım Sunucu’ya giriş yaptınız, Tebrikler! Tabii ki, Sunucunun bu haliyle hiç bir şeylere yaramıyor, önce bir kaç ayar ve kullanabileceğiniz uygulama yüklemeniz gerekiyor.

3- ADIM,  KURULUM SONRASI

Uygun bir şekilde Sistemi kapatmak için şöyle bir yol izlemeniz gerekiyor;

  • Komut satırına önce şunu yazalım “shutdown -h now
  • root yetkisi gerekli olduğunu size söyler, mmm…
  • sudo shutdown -h now” yazalım,
  • Evet, şimdi size kullanıcını parolası soracaktır,
  • parolayı girin ve Sistem tüm işlemleri durdurup kendiliğinden kapanacaktır.

 

 

VMware kullanıcıları artık bir Sanal makineye sahipler ve VMware’in sunduğu bir takım avantajlarından yararlanabilirsiniz;

  • Sanal Makineyi klonlayıp birebir aynı makineyi kopyalayabilirsiniz. Tekrar kurulum yapmak zorunda kalmazsınız.
  • Sanal Makinenin çalışır durumda bir “Snapshot”  yani anlık görüntüsünü alabilirsiniz. Alındığı görüntüye istediğiniz zaman geri dönebilirsiniz. Bu özellikle, test aşamalarında çok faydalı, kritik güncellemeleri önceden test edebilirsiniz, başarısız mı oldu? Hemen bir önce ki görüntüsüne geri dönebilirsiniz.
  • Aynı anda birden fazla sanal makineyi gruplayıp özel bir Network ağında çalıştırabilirsiniz.
  • Sanal Network (NIC) kartları sayesinde, Bridge, NAT, Host only gibi Ağ ayarları kolaylıkla yapabilirsiniz.

Amacım burada VMWare’in reklamını yapmak değil, ancak çok faydasını gördüğüm için sizlerle paylaşmak istedim!

4- ADIM, GELECEK PROGRAM

Bir sonraki yazımda ise, Ubuntu Server’in ince ayarları hakkında konuşuyor olacağız, ayrıca  bir Apache Web sunucu ve MySQL kurmayı planlıyorum.

Ubuntu Desktop 11.10 Windows kurulumu

İÇERİK

  • Ubuntu Desktop 11.10 Windows kurulum için gereksinimler
  • Diğer kurulum seçenekleri
  • Kurulum rehberi

GİRİŞ:

Linux işletim Sistemleri arasında çok konuşulan “UBUNTU Desktop” ile tanışacağız. Kişisel olarak, Ubuntu’nun kolay kullanımı ve performans açısında her türlü Sunucu-istemci işleri kolaylıkla görsel arayüzü üzerinden gerçekleştirebilirsiniz. Üstün masaüstü uygululamaları Windows   dan daha başarılı sayılabilir. Ayrıca, Tomcat, Jboss, Apache, Postgre, MySQL gibi uygulamaları deneme fırsatı bulabilirsiniz. Ubuntu ile tanışmak istiyorsanız, Ubuntu‘nun resmi İnternet sitesini ziyaret edebilir ve aynı yerden  ücretsiz olarak indirebilirsiniz.(Link)

GEREKSİNİMLER:

  • Mevcut bir Network Ağı ve hızlı internet bağlantısı,
  • Ubuntu 11.10 ait Windows Installer, (Bilgisayarınıza uygun 32/64-Bit arasında seçin)
  • En az 1GB RAM, 17GB boş (Disk) depolama alanı,
  • İndirdiğiniz “.iso” uzantılı dosyayı yazdıracak bir CD/DVD yazıcınız ve Nero benzeri bir programa ihtiyacınız olacak.

WINDOWS KURULUMU :

Bilgisayarınızda Windows işletim Sistemi varsa, Ubuntu’nun Windows kurulum kullanabilirsiniz. Kurulum sonrasında, Bilgisayarınızda ikinci bir işletim Sistemi oluşacak, Boot esnasında iki sistem arasında seçim yapabilirsiniz. İsterseniz 10.04 LTS Sürümü de kurabilirsiniz, kurulum açısında hiç fark etmiyor, tercihi size bırakıyorum.

DİĞER SEÇENEKLER:

  • Bilgisayarınıza yüklemeden, sadece bir göz atmak istiyorsanız, karşılama ekranında ilgili seçeneği kullanabilirsiniz.
  • Eğer Ubuntu Desktop yerine  Ubuntu Server kurmak istiyorsanız şu makalemi inceleyin.(Link)

1- ADIM,  KURULUM DOSYALARI İNDİR

Ubuntu’nun son sürümünü indir (http://www.ubuntu.com/download/ubuntu/windows-installer)

 

 

 

2-ADIM, KURULUM

Kurulumu çalıştırıp “Save File” işaretleyelim.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Continue” ile devam edelim.

 

 

 

 

 

 

Sürücü belirleyip, hangisinde yeterince boş alan varsa onu seçebilirsiniz. “Language” olarak “Türkçe”  seçebilirsiniz.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kurulum biraz vakit alır ve donanım özelliklerine göre değişir.

 

 

 

 

 3-ADIM KURUM SONRASI

Kurulum tamamlandıktan sonra Bilgisayarınızı yeniden başlatılacaktır, her açılışta size iki işletim Sistemi arasında seçme imkanı verilecek. Açılış sonrasında ,zengin masa üstü uygulamaları deneyin, Windows’dan daha görsel ve başarılı olduğunu düşünüyorum. Ayrıca, bu deneyim sayesinde Linux dünyasına daha sıcak bakacağınızı umuyorum.

 

İş Süreçlerinin gerçek iç yüzü, (Bölüm-I)

Uzun zamandır, BPM hakkında ki Blog’ları inceliyorum ve teorik bilgileri okumaktan çok, gerçek hayattaki deneyimlerin daha faydalı olacağını düşünmeye başladım. Bu nedenle radikal bir değişiklik yapmaya karar verdim, teorik bilgilerin yerine daha çok gerçek uygulamalara ağırılık vermeye karar verdim. Bu makalenin birinci bölümünde hazırladığım gerçek bir senaryodan yola çıkarak, nerede yanlış yapıldığını ortaya koymaya çalışacağım. II-Bölümde ise işin çözümü için doğru yaklaşım ve adımları anlatmayı çalışacağım.

Bölüm-I

BPM, (Iş süreçleri Yönetimi) süreç odaklı bir teknoloji ve ülkemizde gittikçe yaygınlaşıyor olması iyi bir gelişmedir. İş süreçlerinde iyileştirme yapmak isteyen kurumlar için esnek   ve değişmeye müsait bir altyapıyı sağlamaktadır. Kurumların İş süreçlerini baştan belirlemiş olmasına rağmen bazen önemli değişikli yapmak istediğinizde içinden çıkılmaz hale gelebilirsiniz. Kurumunuzda değişik amaçlar için kullanılan yazılımlar ve araçlar  sizi entegre ve kontrol edilebilir bir yapıdan hızlıca uzaklaştırabilir.

Örneğin bir Lojistik alanında hizmet veren bir Şirketi ele alalım, yeni kurulmuş olan Kurumsal kaynak planlama Sisteminin (ERP) yanı sıra Müşteri Hizmetleri bölümünün kullandığı kısmi entegre olmuş bir CRM Yazılım mevcut (Müşteri İlişkiler Yönetim Sistemi). Yazılım sayesinde ERP‘de bulunan Müşteri kayıtlarına ilişkilendirerek şikayet ve görüşme notları tutulmakta. Tabii ki, esas olan CRM‘in önemli iş fonksiyonları kullanmayı amaçlanıyor, fakat burada sadece Müşteri şikayet yönetimi üzerinde duracağımı belirmek istiyorum, aksi taktirde Kurumun tüm iş süreçlerini ve birimler arasında girdi-çıktı ilişkilerini incelemek zorunda kalacağız.

Ulaşan şikayetleri ilgili müdürlüklerine e-posta yoluyla iletilmektedir. Bölge Müdürlüğü,  talepleri değerlendirip çözümlemeye çalışır. Çözümlen sorunları, tekrar e-mail yoluyla Müşteri Hizmetlerine bildirilir ve oradan da Müşteriye iletilir. Cevapsız kalan çok sayıda sorunun, bilgi yetersizliğinden Müşterilere geri bildirimi yapılmadığını tespit ettik. Sebebi ise, gelen sorunların Kurum içi iş prosedürleri veya kaynak yetersizliğine dayandığı için  henüz cevaplanamadığı ve “devam eden sorunlar” altında saklanıldığı yönünde bilgi aldık. Zaman zaman biriken [bu rahatsız edici] kayıtların bir kısmı toplu halde silinir ve bazıları “cevaplandı” pozisyona getirerek dikkat çekmemeleri sağlanır. Silinmesi durumunda, bilgi işlem yetkilisi ile birlikte hareket ederek, toplamda gelen şikayet sayısı ile doğru oranda tutulması sağlanır.

Bu arada belirtmeliyim ki, bir çok kurumda olduğu gibi iş yükü bakımından en yoğun çalışan birimler arasında Müşteri Hizmetleri gösterilmektedir, fakat bunu net bir şekilde ispatlayabilen kaç kurum var?

Ayrıca soru şu ki, çok çalışmak mı, etkin ve kontrolü çalışmak çalışanları mutlu eder?

Biraz geriye bakarsak, ERP kurulum esnasında Müşteri Hizmetleri birimi henüz yeni kurulmuş ve ihtiyaçları net olarak belirleme fırsatı bulmadan ERP’ye kullanıma alınması sorunların ortaya çıkmasından belki en büyük nedenidir. Burada, ihtiyacının ERP’ye “ek geliştirilme” olarak ele alınması, yeni bir Proje anlamına gelecekti ve maliyetin dışında çok zaman ve kaynak gerekeceğini tahmin etmek zor değildir. Buda bir çok kurumunun yaptığı gibi, hazır bir program alımına gidilmiş, çünkü işler bir şekilde yürümek zorunda ve ihtiyaçlar ortada. İş birimleri bazında bakıldığında yazılımlar çok işe yaradığını düşünülmektedir ve alım esnasında istenilen fonksiyonları satın aldığımızdan bu işin en hızlı şekilde çözdüğünüzü düşünebilirsiniz. Fakat büyük resmi gözünüzün önünden bir an kaçırırsanız, telafisi zor bir işin başlatmış olursunuz. 

Sürecinin devamında, esas meseleye geliyor, Gn. Müdürüne aylık beklenen performans Raporlarının masasında konulması. Bunun için ERP sisteminden işletmeye ait tüm performans bilgilerin alınması ve kontrolü bir şekilde Rapor geçirilmesi gerekiyor. Zahmetli ve sıkıntı bir süreç olarak biliniyor. Aynı şekilde CRM Veri tabanında bulunan Satış, müşteri kazanımları ve Müşteri şikayetleri gibi önemli bilgiler arasında yerini almaktadır. Müşteri şikayetleri ise, ilgili periyodik zaman aralığına göre filtrelerden geçirilir ve performans raporuna yansıtılır. Toplam şikayet sayısı, ilgili operasyon Bölge ve birimlerine göre dağılımı, şikayet türüne göre ayrıştırılmış, cevap verme süresi ve başarılı-devam eden-başarısız gibi bilgileri kapsamaktadır.

Çözüm üretirken, genelde çözmek istediğiniz sorun hakkında çok fazla bilgiye ve deneyime sahip olmalısınız. Ucuz olsun, acımasın ve riskli olmasın diyenler elbete olacak, ama ilerde rahat etmek ve istikrarlı bir yapıya kavuşmak istiyorsanız bunun bir bedeli olacaktır tabii.

Devamı yakında….

Neden BPM?

Her kurumun bünyesinde, Kurum ile müşteriler arasında pek çok aktivite gerçekleştirilmektedir. Bu aktivitelerin birçoğu direk finansal konularla ilgili olmak üzere ağır bürokrasi gerektirebilecek işlerdir. Bürokrasinin yoğunluğu doküman dolaşımını artırmakta ve birçok noktada darboğazlar oluşturmaktadır. Y Milyonluk bir kitleye hitap eden bir kurumun yönetiminin sağlanması için çok ağır bir mevzuat oluşturulmuştur. Siyaset kurumlarına bağlı olarak da yapılan değişiklikler kurum mevzuatının oldukça şişmesine neden olmuştur. Böylesine bir kurallar, yönergeler yığınında gözden kaçan, ihmal edilen bir sürü açıklar oluşmaktadır. Yönetimdeki bu zafiyeti kapatmak memurlara kalmaktadır. Bu yüzden 81 ilde 35000 den fazla çalışanı olan kurumda aynı işin birbirinden tamamen farklı onlarca farklı şekilde yapıldığı bir durum ortaya çıkmaktadır.

Mevzuatlardan çıkarılan kurallar “legacy” kodlar arasında, kişilerde, eylemlerde birikmekte hataya, aksaklığa neden olacak durumlar ortaya çıkarmaktadır. Bu durum modernizasyonun önündeki en büyük engellerden biri olarak görülmektedir. Bunu fark eden bazı yöneticiler süreçlerin ortaya çıkarılması için girişimlerde bulunmuşlardır. Fakat yapılan çalışmalar sonucunda ortaya çıkan süreç modelleri ve dokümanlar oldukça karmaşık anlaşılması zor ve gereksiz diye nitelendirilen birçok adım içeren dokümanlar olmuştur.

Süreçlerin çıkarılması ve belgelendirilmesinden kısa bir süre sonra memurlardan birinin önüne bu süreçleri koyduğumuzda ilgili memur gösterilen süreçle ilgili olarak birçok gereksiz adım, hatalı işlem olduğunu beyan etmiş fakat her söylediğinden de %100 emin olamamıştır. Adımları değerlendirirken “ben bunu yapmıyorum fakat yapanlar olabilir.” diye fikir beyan etmiştir. Başkalarının niye yaptığını anlamamakla birlikte bu konuda bir şey söyleyemeyeceğini de belirtmiştir.  Birçok memur bu süreçlerden haberdar bile değildir. Ayrıca aradan geçen kısa sürede onlarca değişiklik yapılmış fakat bu değişiklikler dokümanlara hemen yansıtılamamıştır.

Süreçlerin uygulanmasında böylesine keyfi yöntemler izlenmesi hizmet kalitesini ve kurum bütçesini direkt olarak etkilemektedir. Bu durumdan hizmet alan müşteri, vergi veren vatandaş ve devletin hazinesi zarara uğramaktadır. Ayrıca hemen her çalışanın farklı bir yöntem uygulamasından dolayı performans ve maliyet konularında herhangi bir ölçüm yapılamamakta ya da yapılan performans çalışması bir anlam ifade etmemektedir.

Anlatılanlar, sadece herhangi bir kuruma özgü bir durum olmadığını belirtmek gerekmektedir. Dünyada benzer örnekleri oldukça hatırı sayılır bir seviyede olduğu bilinmekte ve bu durumun düzeltilebilmesi için geçmişte olduğu gibi günümüzde de birçok çalışma sürmektedir. Çalışmalar sonucu elde edilen birikimlerle 2000’li yıllarda BPM çözümleri yaşanılan sorunları ortadan kaldırmak için ortaya çıkmıştır.

Süreçler kurumun temel varlıkları arasındadır. Kurum kimliğini süreçleriyle oluşturur ve kar zarar, etkinlik, yetkinlik gibi nitelikleri süreçleriyle ortaya koyar.

Şimdi şöyle bir varsayımda bulunalım:

  • Tırnak içerisindeki ifadeyi göz önüne alarak ilk önce kurumun süreçlerini keşfetsek bunları modellesek, herkesin ulaşabileceği, görebileceği, üzerinde fikrini belirteceği bir platform oluştursak.
  • Çalışmalar sonucu ortaya çıkan süreçler üzerinde herkes fikrini beyan etse. Bizde bu fikirler kullanılarak gerekli iyileştirmeleri yapsak. Kuralları, kısıtları ve gereksinimleri ortaya çıkarıp ve bunları kodların içinde kaybolmaktan kurtarsak. Bu aşama sonrasında süreçler ve kurallar üzerinden işleyecek bir yazılım oluştursak bunu yaparken asgari düzeyde kodlama yapsak.
  • Otomatize edilmiş yazılım geliştirme süreci sonrasında yazılımı kullanıma sunsak ve elde edilen veriler ışığında simülasyonlar yapsak buna göre oluşan darboğazları/en çok kullanılan yolları görsek. Darboğazları düzeltmek ve performans iyileştirmesi için adımlar oluştursak.
  • Tekrarlanan kararları belirleyip, bu işlemleri otomatize etsek.
  • İşlemlerin zamanlarını ölçsek ve kişilerin performanslarını gözlemleyip bu konularda gerekli adımları atsak.
  • Dokümanları, onay işlemlerini, yetki bazlı değerlendirmeleri hepsini sistem üzerinden yapsak. Yapılan güncellemeleri hızlıca sisteme yansıtsak ve bunlara benzer birçok yararlı işlevi gerçekleştirebilsek nasıl olurdu?

Yaptığımız varsayımda belirtilen şeyler biraz ütopik kaçabilir fakat “BPM Suite” leri şu an bu imkanları bize sunmaktadır. Hatta varsayımlarda değinilen noktalardan daha fazlasını sunmaktadır.

BPM nedir diyerek konuya girmeden önce BPM in “P” si olan süreç nedir ona bakalım.

Süreç Nedir?

“Süreç olguların ya da olayların, belli bir taslağa uygun ve belli bir sonuca varacak biçimde düzenlenmesi, art arda sıralanması. Bir şeyin yapılış, üretiliş biçimini oluşturan sürekli işlemler ve eylemler dizisi” denilebilir.(Wikipedia)

İşin yapılma şekli süreçleri oluşturmaktadır. İşletme gelen değişiklik taleplerine hızlı bir şekilde cevap vermesi ve hedeflerine ulaşabilmesi iyi bir süreç yönetimi ile mümkün olur.

İyi bir süreç;

  • Müşteri odaklıdır.
  • Girdiye değer katmalıdır.
  • Sorumluları belirli olmalıdır.
  • Süreçte yer alan kişilerce açıklıkla anlaşılmış olmalıdır.
  • Performansı düzenli ölçülür ve izlenir olmalıdır.
  • Sürekli iyileştirilmelidir.

BPM Nedir?

Kurumsal Süreç Yönetimi (Business Process Management) şeklinde Türkçeye çevirebileceğimiz bu kavram işletmelerin işlerini yapma biçimlerini modellemek için kurum içinde yapılan işleri bütünsel bir yaklaşımla ele alan bir yöntemdir. BPM işletmelerin varlıkları arasında sayılabilecek süreçlerin ortaya çıkarılması, belgelendirilmesi, iyileştirmelerin yapılmasını ve adımların otomatik yapılmasını hedefler. Devamını oku


Kaynak: http://catborise.wordpress.com/2011/08/26/bpmbusiness-process-management/

 


 

Cloud Networking

2010 yılında Ashton Metzler & Associates tarafından hazırlanan “Cloud Networking Raporu” ait özeti bulunuyor.

Günümüz BT kuruluşlarının çoğunluğu cloud computing teknolojisini kullanmaya başladı veya çok kısa bir süre içerisinde kullanmayı planlıyor. Cloud computing teknolojisine olan bu ilginin sebebi, BT kuruluşlarına esnek provizyon ve uygun maliyetli BT servisleri geliştirmelerine yardımcı olmasıdır. Bu teknolojiyi kullanan kuruluşlar az sayıda servis ve uygulamayı en iyi performansla sağlamaya devam edecek fakat cloud computing sayesinde giderek artan sayıda uygulama ve servise en üst düzeyde performans sağlayacak.

Cloud computing kullanımı bazı önemli network sorunları yaratabilir. Bu sorunları göz önünde bulundurarak, cloud computing, LAN(Yerel Alan Ağı), WAN(Geniş Alan Ağı) ve BT kuruluşlarının cloud computing yönetim sistemlerinin bütününe karşılık gelmektedir.

1. Cloud Networking Konseptinin Ortaya Çıkışı

Birçok BT kuruluşu cloud computing teknolojisini kullanmak istiyor çünkü cloud computing BT kuruluşlarına çok daha hızlı ve düşük maliyetli çözümler sunuyor. Ancak bununla birlikte cloud computing ağ konusunda bazı problemler de yaratabilir.

Cloud computing avantajlarının çoğu sanal makinelerin(virtual machine (VM)) tek bir veri merkezinde veya farklı bölgelerde bulunan sunucular arasında taşınmasını kolaylaştırmasından gelmektedir. Sanal makinelerin taşınması işi göreceli olarak daha kolaydır fakat sanal makinenin ağ konfigürasyonunun (Quality of Service (QoS) ayarları, Access Control List (ACL) ve firewall ayarları vb.) durumunu garanti edebilmek daha zorlayıcı olabilir.

Cloud computing BT kaynaklarının (uygulamalar, sunucular, veri ve depolama kaynakları vb.) merkezileştirilmesini sağlar. Merkezileştirme işleminin başarılı kabul edilebilmesi için bu kaynaklara yerel olarak erişildiğinden daha hızlı erişilmesi gerekir. Ayrıca cloud computing geniş alan ağı(WAN) harcamalarında bir artışa sebep olur, fakat bu geleneksel WAN servislerine yapılan harcamaları düşüreceğinden çok önemli değildir.

Cloud computing ile birlikte servisler, sanal ve dinamik olan bir altyapı ile desteklenecektir. Ancak, dinamik altyapının yönetimi daha zordur. Örneğin, birinci nesil sanal anahtarların (vSwitch) trafik izleme sistemleri mevcut değildir. Bu sebeple, performans izleme, güvenlik ve sorun çözme gibi işlemler daha zordur.

 2. Cloud Computing

 2.1 Cloud Computing’in Amacı

Cloud computing teknolojisinin amacı BT kuruluşlarına düşük maliyet ve esnek koşullarla BT servisleri sunmaktır.

2.2 Cloud Computing Özellikleri

  • Uygulamalar, sunucular, veri ve depolama kaynaklarının merkezileştirilmesi.
  • Tüm BT bileşenlerinin sanallaştırılması.
  • Otomasyon ve orkestrasyon.
  • Kaynakların dinamik olarak yaratılması ve taşınması.
  • Ağ bağlantısına bağlılık.
  • Kullanıcıların ihtiyaç duydukları BT kaynaklarını seçme ve değiştirme özgürlüğüne sahip olması.
  • Kullandıkça öde sistemi.
  • Uygulama ve servislerin basitleştirilmesi.
  • BT altyapısının standart hale getirilmesi.
  • Teknoloji yakınsaması. (LAN, SAN, anahtar ve sunucuların yakınsaması)
  • Standartların geliştirilmesi.
  • Farklı cloud computing altyapılarının bir araya getirilmesi.
2.3 Cloud Computing Çözümleri

Temel cloud computing servisleri üçe ayrılır;

  • Software-as-a-Service (SaaS)
  • Infrastructure-as-a-Service (IaaS)
  • Platform-as-a-Service (PaaS)

Bazı BT kuruluşları cloud computing teknolojisini kendi iç BT ortamında kullanır. Bu yaklaşım Private Cloud olarak adlandırılır. Bazı BT bölümleri ise public ve private cloud servislerinin bir karışımı olan Hybrid Cloud servislerini kullanır.

 2.4 Cloud Networking Tanımı

  • Cloud networking cloud computing ile aynı amaca sahiptir.
  • Cloud networking cloud computing’i destekler.
  • Cloud networking hiçbir zarar vermemelidir. (Kaynakların dinamik hareketini daha zor hale getirmemelidir.)
  • Cloud networking yeterince iyi servisler sunmalıdır.

3. Yeni Veri Merkezi LAN Sistemleri

BT kuruluşlarının çoğu, veri merkezi LAN sistemlerini yeniledi veya yakın bir gelecekte yenilemeyi planlıyor. Bunun en büyük sebebi maliyetleri azaltmak ve sanallaştırılmış dinamik veri merkezini destekleyebilmek.

Güncel veri merkezlerinin en büyük sorunu sunucular arası artan trafik, bu sebeple yeni nesil veri merkezi LAN sistemlerinin amacı sunucular arasındaki iletişimi kolaylaştırmak olmalıdır. Sunucular arası iletişimi kolaylaştırmanın bir metodu bugünkü 3 veya 4 katmandan oluşan LAN tasarımı yerine Access Layer ve Aggregation Layer’dan oluşan 2 katmanlı LAN tasarımı kullanmaktır.

Veri merkezi LAN sistemlerinin yeniden tasarlanmasındaki en büyük sorun, sunucu takviyesi ve sanallaştırmanın bir arada olması sonucunda çok kullanışlı sunucu konfigürasyonu ve çok kullanışlı veri merkezi LAN sistemlerine ihtiyaç doğmasıdır.

BT kuruluşlarının veri merkezi LAN sistemlerini yenileyerek daha hızlı ve kullanışlı hale getirmek için kullandığı yeni teknolojilerden biri anahtar(switch) sanallaştırmasıdır. Bu bağlamda anahtar sanallaştırması, iki veya daha fazla fiziki anahtarın tek bir sanal anahtar olarak görünmesi demektir.

Yeni nesil veri merkezi LAN yapısının önemli özelliklerinden birisi blok tabanlı depolama ve veri trafiğini tek bir ortak yüksek hızlı Ethernet veri merkezi anahtarlama platformunda birleştirmesidir. Bu platform sunucular üzerinde yakınsanmış ağ adaptörü masraflarını azaltır ve ayrıca kabin alanını azaltarak, güç, soğutma kapasitesi, kablolama ve genel olarak ağ yönetimini kolaylaştırır. Geleneksel Ethernet iyi performans sunar ve veriyi en hızlı şekilde kullanıcıya iletmeye çalışır fakat bu konuda herhangi bir garanti veremez, ancak yeni nesil Ethernet kayıpsız bir şekilde çalışmalıdır. Kayısız Ethernet IEEE Data Center Bridging(DCB) ve Fibre Channel over Ethernet(FCoE) standartlarını destekleyecektir.

 4. Geniş Alan Ağı (WAN)

Geniş alan ağlarının 1985 yılında başlayan 20 yıllık periyodu içerisinde dört farklı nesil WAN teknolojisi geliştirildi. Örneğin, 1980’lerin ortasında BT kuruluşları Time-Division Multiplexing (TDM) tabanlı ses ve veri taşıyan geniş alan ağları kullanıyordu. 1990’ların başında, BT kuruluşları Frame Relay tabanlı WAN kullanmaya başladılar. 1990’ların ortalarından sonuna kadar Asyncronous Transfer Mode (ATM) tabanlı WAN kullanıldı. 2000’lerin başında BT kuruluşları Frame Relay ve ATM tabanlı geniş alan ağlarını Multi Protocol Label Switching (MPLS)tabanlı WAN ile değiştirdi. Ancak günümüzde geliştirme aşamasında olan yeni bir geniş alan ağı (WAN) teknolojisi yoktur.

Geniş alan ağı trafiğinin her yıl %30 veya üzeri oranlarda artması sık rastlanan bir durumdur. Ancak cloud computing teknolojisinin benimsenmesi ile bu oran çok daha artabilir. Eğer BT kuruluşları WAN servislerini daha düşük maliyetle kullanabilmek adına bazı değişikliklere gitmezlerse yeni gelen WAN trafiği yükünü destekleyemeyebilirler.

Göreceli olarak yeni sayılabilecek WAN servislerinden biri Virtual Private LAN Service’dir (VPLS). VPLS var olan WAN servislerinin kombine edilmesinden oluşmuş geniş alan ağı hizmetlerine bir örnektir. VPLS, Ethernet ve MPLS teknolojisinin kombine edilmesinden oluşmuştur. Diğer bir örnek hibrit WAN tabanlı Policy Based Routing’dir (PBR). PBR teknolojisinin avantajı düşük maliyetli olmasıdır. Hibrit ağ yapısının en büyük dezavantajı

4.1 WAN Tasarımı

BT kuruluşlarının geniş alan ağlarını tasarlarken kullandıkları kriterler şunlardır;

  • Maliyetleri minimuma indirmek
  • Kullanılabilirliği arttırmak
  • Uygun performansı elde etmek

WAN tasarlamanın en zor taraflarından biri birden çok trafik çeşidinin olmasıdır. Bu trafiğin içinde önemli ve gecikme kabul etmeyecek iş uygulamaları (örneğin Supply Chain Management (SCM), Enterprise Resource Planning (ERP)), gerçek zamanlı uygulamalar (örneğin ses, video, tele presence vb.), cloud computing servisleri (Salesforce.com, Amazon’s EC2 vb.), sosyal ağ siteleri (LinkedIn, Facebook vb.).

BT kuruluşlarının çoğunun MPLS teknolojisini kullanmasının temel nedeni, bu teknolojinin yukarıda bahsedilen çeşitli uygulamaların Quality of Service(QoS) gerekliliklerini sağlayan farklı servisler sunabilmesidir.

 4.2 Hibrit WAN / WAN Sanallaştırması

Hibrit geniş alan ağları dinamik ve akılcı bir şekilde yön seçimi yapabilmelidir. Bu seçimi aşağıdaki kriterlere bağlı olarak yapmalıdır;

  • Anlık uçtan uca uygun ağların performansları
  • Ağ üzerinde her uçtan uca yolun anlık yoğunluğu
  • Her uygulamanın özellikleri
4.3 Ağ ve Uygulama Optimizasyonu

Cloud computing teknolojisinin benimsenmesi daha fazla WAN trafiğine sebep olur ancak bunu önlemek için bazı ağ ve uygulama optimizasyon teknikleri mevcuttur.

 4.3.1 WAN Optimizasyon Denetleyicisi (WOC)

WOC (WAN Optimization Controllers) bu tekniklerden birisidir. Bu sistemin amacı WAN aracılığı ile veri merkezinden erişilen uygulamaların performansını arttırmaktır. Geçen birkaç yıl içerisinde mobil çalışanların sayısında gözle görülür bir artış oldu. Mobil çalışanların iş uygulamalarına ofis çalışanları kadar rahat ulaşabilmesi için mobil çalışan ile veri merkezi arasındaki bağlantı optimize edilmelidir.

Mobil çalışanları desteklemek için kullanılan WOC yazılımı Forward Error Connection (FEC) yaparak paket kaybını(packet loss) engellemelidir.

Yakın bir geçmişe kadar mobil çalışanların iş uygulamalarına erişmede kullandıkları alet dizüstü bilgisayarlardı. Ancak bugün dizüstü bilgisayarların yerini akıllı telefonlar aldı. Bu sebeple, birçok BT kuruluşu, sunucu taraflı uygulamaların sanallaştırması ile akıllı telefonların kullanımını destekleyecektir. Mobil çalışanlar şirket uygulamalarına ICA, RDP ve PCoIP gibi protokoller kullanarak WAN üzerinden erişebileceklerdir.

 4.3.2 Application Delivery Controllers (ADC)

ADC servisleri Server Load Balancers (SLB) teknolojisinden türetilmiştir. ADC hala bir SLB gibi çalışır ancak bunun yanında sunucu verimliliğini arttırmak ve uygulamaların ulaştırılmasını hızlandırmak gibi ek işlevleri de mevcuttur. Uygulamaların tepki süresini arttıran faktörlerden birisi sunucu tarafındaki gecikmedir ve ADC bu gecikmeyi azaltabilir.

Önemli ADC işlevleri:
  • Transmission Control Protocol (TCP) offload
  • SLB ve Global SLB
  • SSL offload
  • XML offload
  • Scripting
  • Application Firewall

5. Yönetim

Cloud computing teknolojisinin neredeyse her evresi(sunucu sanallaştırması, genel ve özel cloud computing çözümleri) belli yönetim zorlukları yaratır. Bu zorluklara cevap verebilmek için BT kuruluşları;

  • Veri merkezi otomasyonu ve birleşme girişimleri için çözümler geliştirebilmeli,
  • Yönetim servislerine verdikleri önemi arttırmalı,
  • Veri merkezi LAN sistemlerini düzenleyen takım ile çalışarak sunucu üzerinde sanal makineler arasında olan trafiğin görünürlüğünü arttırmalı,
  • Standart yönetim işlevlerini sağlayabilmeli,
  • Cloud computing servis sağlayıcılarının önerilerini dikkate alarak sundukları API (Application Programming Interface) servislerini incelemeli,
  • Servis orkestrasyon çözümlerini dinamik ve sanal servislerin yönetiminde başvurulan manüel kontrol yöntemleri ile karşılaştırarak sonuçları değerlendirmeli.

 

Kaynak: Hamdi ATALAY tarafından Türkiye Teknoloji grup üzerinden paylaşılmıştır.